23 Eylül 2010 Perşembe

sözcüklerim bir martının kanadına takılsa ve sen uyurken kulağına dökülse yağmur damlalarım. ne kadar kolay olabilirdi ruhumu bırakmak. bana dair kalanlarla idare edebilmek... herşeyi aldın gittin, "bir beni bana bırak" demiştik son kadehimizi çınlatırken. beni de gittiğin yerlere götürdün. hem bu kadar uzak hem de nasıl hemen yanı başımda kalabiliyorsun? nefes alışını duyabiliyorum hala, kalp atışın avuçlarımın içinde. hadi kalk ayağa! hadi uyandır beni artık! hadi çık git dünyamdan! yeni bir dünya yaratıyorum kendime. hergün yeni bir maskem var. hep düşlerdim ya maskeli bir baloda olmayı... birbirimizi görmeden bulacaktık orada. seni kokundan tanıyacaktım ben. şimdi hergün yeni bir maskem var! beni görsen tanıyabilir misin artık?
kokun hala burnumda. hemen arkamda duruyorsun. tezgahın başındayım bak. en sevdiğin yemeği pişiriyorum. ellerin... ne kadar da güzel, ne kadar da yumuşak... başın hemen omzumun üzerinde. meraklanma çok fazla tuz koymuyorum. hatta artık yemeklerime tuz bile atmıyorum. ne o masayı mı hazırlıyorsun? kadehlerimiz bak o rafta. aman dikkat et! kırma! onları almak için ne kadar çok ıslandığımızı anımsıyor musun? dakikalarca yürümüştük... başarımızı ilk yağmur suyuyla kutlamıştık. nerdesin şimdi? gökyüzünden beni izliyor musun? gerçekten mavi mi orası?  çok özlüyorum seni meleğim...

Hiç yorum yok:

İzleyiciler