18 Nisan 2013 Perşembe

Uzun bir uykuya yatmak istiyorum... Hicbirsey hissetmemek. 30 yas hic guzel gelmedin bana. Hic sevmedim seni... Ne kadar gucsuz oldugumu mu gostermek istedin bana. Gecer ki hersey. Sadece ben birakmak istedim bu sefer kendimi, ondandir butun bu yalpalamam...

Icim cok aciyor... ve yine gidiyorum... Oysa ben hep kalabilmek istedim!

12 Nisan 2013 Cuma

Bu gece bir dilegim var evren senden...

Huzur diliyorum senden... Yeni yeni baslangiclara adim atarken gor artik lutfen... Istemiyorum senden fazlasini! Huzur diliyorum, alayim atayim korkularimi, gulmeyi seviyorum ki ben hem. Yetmez mi ha? Beni bana birak bi, ben onun enerjisini dondurecegim ki zaten sana. Yorgunum... Bildigin gibi degil... cok yorgunum... Ben artik istiyorum ki huzur bulayim. Seveyim... Korkmayayim... Ben olayim ha? Gecmis, bugun derken yokoluyorum... Birak bu sefer yasayayim! Birak yarina gidebileyim. Hem biliyor musun yillardir pesinde oldugum seylere basladim. Kendim icin bu sefer, cok degil ki. Motorumu alayim, alayim ki fiti fiti gidebileyim bi yandan... Ciceklerim olsun, solmasin. Sevdigim olsun yuzunu guldurdugum... Annem huzur bulsun, beni gorsun yuzumde!!! Yigenim olacak sonra, herseyimi verebileyim ona. Benden biraz birak ki ona biseyler verebileyim. Eritme yeter artik beni. Cok bisey kalmadi gormuyor musun artik! Sesim solugum cikmiyor, cikamiyor...
Duy beni! Yuzyillardir fisildadiklarimi duy!

Yeni yeni guzellikler olsun herkeslere... Hayat guzelse mutlulugumdan ver butun sevdiklerime... Bana da bir tutam huzur ver, ben buyuturum onu...

E haydi hoscakal...

11 Nisan 2013 Perşembe





Hic bir zaman olmasi gerektigi gibi degil;
dedi insanlar.
Muzigin sesi, sozcuklerin yazilisi.
Hic bir zaman olmasi gerektigi gibi degil, dedi.
Butun bize ogretilenler,
Pesinden kostugumuz asklar,
Oldugumuz butun olumler,
Yasadigimiz butun hayatlar...

Bukowski

6 Nisan 2013 Cumartesi

Yirmili yaşlarıma veda...

Nasıl geçti pek de anlamadım açıkçası. Hazırlanmak gerekir miydi ki sana? Düşününce beni korkutmuyor değil esasen. Daha yapılacak çok şey vardı oysa ki... Geç kalınmış çok mu şey bıraktım geride? Kapanan sayfalar var gibi, hissedebiliyorum. Bir daha hiç açamayacağım kapanan sayfalar... Bilmediğim bir hayatın içine istemsiz düşecekmişim hissi... Korkutmuyor değilsin beni yeni yaş. Bugünde çakılı kalsak ve senin gelişine biraz daha hazırlık yapsak... Bugüne kadar yaşananların hepsine bir giysi giydirebiliyordu  şimdi elimden alacak mısın tüm özgürlüklerimi? Çizgilerim artacak mı hayata dair? Benimle hiç konuşmadan çat kapı geldin ama... Senin üzerine çok da düşünemedim henüz. Düşünmekten ziyade hazırlıklarımı tamamlayamadım, duy beni! Ses et, gelişinle neleri alıp götüreceksin benden? Verecek çok da bir şeyim kalmadı haberin olsun. Çok da heveslenme! Gelişine dair, bugüne kadar tek hazırlığım nasırlaşmış birkaç şey...
Bana kalma gücü var. Kaçıp gitmeler son bulsun artık.Yoruldum, yorgunum. Durup dinlenmek istiyorum... Korkularımın hepsini alıp atalım denize. Hı olmaz mı?

Umarım hoş gelirsin, beraberce yürüyeceğimiz yıllarımıza...

4 Nisan 2013 Perşembe

Dilimde bir çok kelime var ama söyleyemiyorum. Bulamıyorum çıkaracağı cümleleri. Bu telaş, içimdeki bu karmaşa neden söyle bana bedenim. Bilmediğin, bilmediğim bir denizin içine mi düştün ki... İçgüdüsel olarak yapmaya yeltendiğim tek şey kaçmak. Kalmak bu kadar mı zor ki... Yüzyıllardır yapamadığım tek eylem kalıp beklemek. Orda ne kadar acı ve yalnızlık gizli? Bu mu beni korkutan? Yoksa üzeceğini bilmek mi? Sakin kal! Sakin kal! Sakin kal! Sakinlik iyidir evet iyidir...

30 Mart 2013 Cumartesi

“Sevgili Karen;
Eğer bunları okuyorsan, bir şekilde postalama cesareti buldum demektir. Aferin bana.
Beni pek tanımıyorsun ama anlamaya başladın. Yazı yazmanın, benim için ne kadar zor olduğuna dair konuşup durmaya meyilliyimdir. 

Ama bu… Bu, bugüne dek yazdığım en zor şey. Bunu söylemenin kolay bir yolu yok. Öylece söylüyorum o yüzden: Biriyle tanıştım. Kazara oldu. Arandığımı söyleyemem. Hazırlıksızdım. Kusursuz bir fırtınaya kapılmış gibiydim. O bir şey söyledi, sonra ben başka bir şey. Ardından, bildiğim tek şey; hayatımın kalanını bu konuşmanın tam ortasında geçirmek istediğimdi. Geriye içimi yakan o his kaldı. Beklediğim kişi o olabilir. Kaçığın teki olduğunu söyleyebilirim. Bir şekilde gülümsetiyor beni. Fena halde nevrotik. Dikkat isteyen harika bir uğraş gibi. O, sensin Karen. Bu iyi haber.

Kötü haber ise; seninle ve korkudan altıma ettiren tüm bu meselelerle, tam şu anda nasıl bir arada olabilirim, bilmiyor oluşum. Çünkü, hemen şimdi seninle olmazsam hayatın içinde bir yerlerde kaybolup gideceğimizi hissediyorum. Dönüşlerle, kıvrımlarla dolu kocaman kötü bir dünya bu. Ve insanlar, bazı anları yok sayarak, ıskalayarak geçiştirmenin yolunu bulmuşlar. Ama bazı anlar her şeyi değiştirebilir. Aramızda neler oluyor, bilmiyorum. Üstelik sana, benim gibilere neden yok yere bel bağlaman gerektiğine dair söyleyecek bir şeyim de yok. Ama kahretsin, öyle güzel kokuyorsun ki… Yuva gibi.
Ve harika kahve yapıyorsun. Bunlar ele avuca gelir nedenler, değil mi?
Ara beni.

Belbağlanmaz Hank Moody‘n.”

İzleyiciler