22 Nisan 2009 Çarşamba

??????

düşümde "korkuyorum" diye bağırmasaydım tırmandığım dağ kanatlanmayacak mıydı? neleri değiştirdik hayatımızda? ufak ayrıntılar içinde neleri gizledik anlayamadığımız?
saniyede kaç kez ya da dakikada kaç vuruş yaptığını bilmediğim bir akış var. uğraşsam sayabilir ya da düzensizliğini giderebilir miyim? ayrıntıları farketmek takıntılara neden oluyorsa farketmeden nasıl yaşanıyor? aklımda bir çok soru... ve çoğuna göre anlamsız, cevaplanamaz... peki ben bunları bumadan kendi çözümlerime nasıl ulaşacağım. ulaşmak çıkaracak mı beni olduğum yerden? normal olmak çıkmak mı ya da... benim bildiğim gidişler mi yalnızca? kalamıyorum... kalmayı başarabildiğimde anlayacaklar mı beni?yaşayabilecek miyim kalabildiğimde... bir seçim yapmaksa hayat "pes" ediyorum. benim seçimlerim çoğunuza anlamsız, varolmayan... o zaman önce büyümeyi öğrenmeliyim. kahve içip geldikten sonra büyümüş sayılacak mıyım? yoksa süt içmeyi bırakmalı mıyım? ne çok anlamlı... ne çok anlamsız... anlaşılan birçok gereksiz soru...
değişiklik mi lazım yaşamaya? sevdiğim rengi değiştirsem mesela. ya da hiç sevmediğim bir renge boyasam duvarlarımı. alışabilir miyim? yanlış tercihlerin üstüne gitsem, varacağım nokta deniz kıyısı olur mu? denizi sevmekten vazgeçebilir miyim? gökyüzü göründüğünden daha başka görünebilir mi? ya gökkuşağı... gördüğüm renkleri değişebilir mi? içtiğim çayın tadını değştirebilir miyim? kaç farklı gülüşüm olabilir? duygularımı, duyularımı değiştirmek mümkün mü?
zaman makinem olsa nereye giderdim? insanın haytı ne çok keşkeyle dolu...
ayak seslerinin anımsattığı boş bir anfideki sınav kokan yankılar... söylenmiş birçok yalan... ve gücüm olmadan inanmış gibi oynayıp durduğum kocaman bir dünya. içinde küçücük kaldığım yanlışlar. kendimden uzaklaştığım her her saniye, ölüme ilerleyen yaşlanmış bir beden. bir gün gözlerimi açacağım, tanımadığım bir surat aynadan beni izlior olacak. gümüş rengi bir rüya peşimi bırakmaksızın izleyecek hergece. korku içinde uyandığım geceler. bölük pörçük uykular, uyanamayışlarım. hepsi birer yanılsama hayatın içinde. bir süreç geçecek olan. anlaşılmaz olan yaşanılan ömür de bir süreç. dakikalar, saatlerle sınırlandırılan zaman dilimi. nasl geçtiği ise sana bağlı...
ışık gölgeleri oluşturur. gölgesiz oyun olmaz biliyorsun. bundan kurtulmanın en kolay yolu ise karanlık... karanlıktan korkmamayı öğrendiğim gün çok mutlu oldum. sonra renkleri kullanmayı öğrendim. süsledim odamı, yatağımı, saçlarımı, gözlerimi... ama kaçışım... işte bu en büyük oyunumu yarattı.
bir resim çiziyorum ve bunu beğenmeme şansı yok!!!

Hiç yorum yok:

İzleyiciler