25 Nisan 2009 Cumartesi

nasıl başalyacağıma karar veremedim. en güzel başlangıç belki de çok düşünülmeden yapılandır. bugün hava güneşli. ama insanın içini ısıtacak cinsten değil. yalnızca alışıldık bir aldatmaca bu da. diğerleri gibi... sana sözler vermedim. ne güzel ki tutmak zorunda olduğum yalanlarım da yok. ne diyebilir, ne yapabilirim ki hayatta. yalnızca sana gülümseyebilirim. umut veremem. "herşey güzel olacak, mutluluk yakındır." sana söyleyebileceğim en büyük yalanım olur. (belki biraz "pembe" yalandır bu.) ama biliyorum ki ikimiz de sevmedik bu rengi. arada kalmışlığındandır belki de sevmeyişimiz. konuyu dağıttım biraz. güne güzel başlayamasam da eğlenceli bir müzik açıp, kulaklıklarımı takıp, yalancı güneşimle dans ederek yürüdüm onca yolu. her adımımda farklı bir ben yarattım. farklı bir dünya kurdum. bir sürü renk koydum önüme ve birini seçtim. saçlarımı, gözlerimi, ellerimi boyadım. sonra bir melodi geldi kulağıma. benim şarkım falan demeyeceğim. hayatın ritmini duydum galiba. çok hoşuma gitmedi. bilirsin ben mutlu mesut ezgileri severim. o an anladım ki tutunamamızın sebebi buydu. aradığımız, beklediğimiz şey bu değildi bizim. alışamayışımız ve vazgeçişlerimiz bundandı işte. çözüm mü? çözümü sorma bana. bilmiyorum. ne renklerde gizli... ne de başka bir ezgide... çünkü varolanı değiştirmek mümkün değil. buna alışmak da... kaçmak olası gibi görünse de, kaçılacak yer de farklı değil. sadece anlık uzaklaşmalar yaşanılan dünyadan. gözlerin açıkken hayal kurmak yani. ben bugün farklı bir dünyada yaşıyorum. dünyanın sesine, mevcut rengine yer yok şuanda. ve gördüğüm, duyduğum şeyden çok memnunum. ne o ?.. kendini kandırma der gibisin. biraz da biz kandıralım kendimizi. başkalarının bunu yapmasına izin verdiğimiz yetmedi mi?.. hem bu sefer beni mutlu etti bu oyun. kısa mı sürecek diyorsun. sürsün. yeniden başlarım. "pes edeceksin" dediğini duyar gibiyim. etmeyeceğim. kendi sonuma dek. bana ne dersen de ikna edemeyeceksin. dedim ya kötü bir başlangıcı güzelleştirmeyi başardım bu sefer. sen de şimdi iki dakika kapat gözlerini ve hayal et... neyi mi?.. sesleri, sevdiğin renkleri koy ve yürüdüğün kaldırımları çizmeye başla. istersen yalnızca senin ayak seslerin duyulsun. hadi başla artık...

nasıl? daha iyi hissediyorsun değil mi? burnuna güzel bir koku gelmeye başladı.sanki biryerlerde seni bekleyen o yere yolculuk gibiydi. bunlar yaşadığımız dünyadan daha gerçek. sadece biz inancımızı kaybettik. bu kadar güzel hissettiren birşey yalan olamaz. ulaşıp ulaşamamaksa "SEN"e bağlı.
ben bu yolculuğa çıkmaya karar verdim. eşyalarımı toluyorum artık.öyle fazla birşey almaya da gerek yok. saklanılacak birkaç duvar yalnızca. yürürken ses çıkaracak papuçlar bir de. yaşadığımız yere uyum sağlamaya çalışmak kendimizi öldürmekten başka bir işe yaramadı. ve şimdi bizim sıramız. değiştirelim dünyamızı. inan bana yaşamaya çalışmaktan daha kolay. müzik ve bir kaç renk boya... yeterli güzelleşmeye, güzelleştirmeye...
müzik; artık onları duymamak,
renkler; görmek istemediğimiz şeyleri bir nevi yoketmek için...
hüzünlendiğimi mi düşündün?
hayır! hayır! hiç değil. yalnızca düşünüyordum. bundan sonra yalnızca güzel şeyleri. ya da saçmalamayayım. öyle olağanüstü bir varlık değilim; bunu başarabilecek. kötü şeyler aklıma elbette geliyor ama korkmuyorum. renlerim var artık benim!!!

Hiç yorum yok:

İzleyiciler