2 Mayıs 2009 Cumartesi

hani demişsin ya "en güzel başlangıç belki de çok düşünülmeden yapılandır", bense en sevdiğim bir başlangıçla başlamak istiyorum...
merhaba, olmayan cennetin meleği...
bugün de hava güneşli, arada yağmur çiseliyor. tam da senin sevdiği gibi... seni sevdiğim gibi...
şimdi sesini duydum uzaktan, ağlıyordun... gözlerim doldu, ağlayamadım... yapamam ki. ağlasaydım biliyorum sen susmazdın. belki de gülümseyemezdin bütün gün...
yaşananları tek tek renklere benzetmişsin ve yaşadığımız, tüm hayatımıza, tek bir renk vermişsin. ve bu rengi de sevmediğimizi, arada kalmışlığndan bahsetmişsin.
aslında hayatımızda, hayallerimizde, yapmak istediklerimizde ve yapacaklarımız içinde milyonlarca renk gizli sadece bunu biz kimseye anlatamadık, gösteremedik ya da...
arada kalmışlığımız da bundandır be aslı, ki varsın görmesin kimse sevdiğimiz o milyonlarca rengi, biz sonuna kadar yaşayalım yetmez mi... "yetmez" dediğini duyar gibiyim. anlat o zaman düşene kadar, kusana kadar anlat o zaman... kendini nasıl varettiğini göster onlara... ve ben yanındayım, ne olur korkma...
umut, belki de aldığımız un ve şekerin karışımından oluşan bir tattır. (üç beyazın tuzsuz ikilisi... tam da sevdiğin gibi) sadece yaratmak bizim elimizde... yavaş yavaş yeriz belki; gülüyorsun değil mi!
"çözümünü sorma bana " demişsin, çözümü budur belki de. belki de derken yanıtını gerçekten bilmediğimi vurgulamak isterim. varolanı değiştirmekse mümkün aslında. arkanı dönmek...
"ben bugün farklı bir dünyada yaşıyorum" dediğin gün, gözlerini gördüm; tedirgindi... olmasın... gel hergün biz kendi farklı dünyamızda yaşayalım. heykel yapıyormuşçasına ya da tablo, bir müzik, bir tiyatro oyunu...
"kendini kandırma der gibisin..." . evet ilk okuduğumda mektubunu, böyle düşünmüştüm. ama haklısın aslı, seni şimdi diğer günlerde olduğundan daha iyi görebiliyorum, yaşayabiliyorum...
bak yağmur hızlandı. (nerde kaldın...) ankara'yı temizliyor şimdi... tertemiz bir ankara'ya"merhaba" diyelim bu gün, biz bugün yeni uyandık diyelim, o bize gülerken biz de ona karşılık verelim. kısa sürerse de yeniden başlarız :)
hergün uyandığımızda, iki dakika gözlerimizi kapatalım ve hayal edelim... sesleri, sevdiğimiz renleri koyalım, yürüdüğümüz kaldırımları izelim. istersek sadece ayak seslerimiz duyulur, arkamızda yatan adamı büyük bir silgiyle silelim, hiç olmamış gibi ;)
önümüzde on tonluk bir kil yığını duruyor, hadi yapmaya başlayalım. korkma yıkılmayacak. şimdilik sadece eskizini çıkartıp maketini tamamlayacağız. güçlenince mermerden çalışmaya başlayacağız... evet biliyorum uzun bir süreç gerektiriyor. ürktmesin bu seni. çünkü bu süreç bir yaratma süreci ve içinde tüm duyguları barındıran. evet en fazla "acıyı" duyumsayacağız belki. bittiğinde ise karşısına geçip, yüreğimizin en güzel yeriyle gülümsemeye başlayacağız...
gitme aslım...

01.05.2009

teşekkür ederim...

Hiç yorum yok:

İzleyiciler