15 Ekim 2010 Cuma

Bugün

bugün "küçük ev aletleri" satan bir mağazaya gidip alışveriş yaptım. sonra bir perdeciye girdim, sora yatak baktım, sonra o, sonra bu... bugün yavaş yavaş yerleştim buraya... ellerimde yükler yürüdüm. yağmur yağıyordu... çok ağırdı ellerim. şemsiyemi açmadım.... kollarım yoruldu. şemsiyemi açamadım... çok acıktım. izbe bir dönerciye girdim. yorulmuştum... içerideki adam "sizi şöyle dışarı alalım" dedi. arkada bir bahçe yapmışlar. gizli bir güzellik ekmişler oraya. benden başka kimse yoktu. sahilde biryer. denizi görebiliyordum. bir sürü boş sandalye... en büyük masaya oturdum. yanımdaki sandalye boştu. karşımdaki de.... onun yanındaki de... kulağımda bir ezgi sessizce beni takip eden... yalnızdım. denize baktım, sahile baktım, ufku gördüm. ezginin büyüsüne bırakıp düşlerimi, görmeye çalıştım resmimi. yağmur yağıyordu... karşımdaki adamı düşündüm. susan o adamın gözlerine baktım. boş sandalyeyi seyrettim dakikalarca. gözlerinde sadece anlam arzuladım. sahile indik, elimi tutsun istedim. avcumda bir sıcaklık, üşüdüm... karşımdaki adama baktım, sadece döner yiyen adama... karşımdaki adama baktım, göremedim. karşımdaki adama baktım, ellerim yok oldu...
yoktu benden geriye kalan bir resim. yoktu senden geriye kalan bir anlam. yoktu dileyebileceğim bir el. yoktu bir hayal... orada hiçbirşey yoktu aşka dair... içimde aşka inanan yanım gittiğim yollardaki yağmur damlalarına karışıp toprağın altına inmiş bile. sessizce cenazesini yapmışım, bilmeden... kulağımda bir ezgi vardı bugün, cenaze töreninden kalan... bugün içimde hissedemediğim bir özlem vardı... bugün kollarım çok yoruldu, bugün çok acıktım, bugün hiç hissedemedim...

Hiç yorum yok:

İzleyiciler